Bundan 10 -15 yıl önce il merkezlerinde-ilçelerde-Beldelerde seçim kazanan belediye başkanları 3-4 ay içerisinde belediye bünyesindeki kadrolaşmayı tamamladıktan ve beraber çalışacağı yakın çalışma ekibini oluşturduktan sonra başkanlığını yaptıkları seçim merkezlerinin sosyal ve siyasal yapısı ile daha fazla bir arada olmaya özen gösterirlerdi.
Hatırlıyoruz o zamanlar belediye başkanları bazen aylık ancak daha fazla iki ayda bir bulundukları yerleşim merkezlerindeki siyasi partilerin il-ilçe-belde başkanları ile STK önderlerini bir sofranın etrafında bir araya getirirlerdi.
Normal bir günde siyasetin gereği olarak birbirlerini eleştiren ancak icraatın başında olması münasebeti ile daha çok belediye başkanını eleştiren siyasi partilerin başkanları da belediye yönetiminin davetine olumlu cevap vererek aynı masa etrafında buluşurlardı.
Biz sözünü ettiğimiz bu toplantılara bir dönem ilçe başkanı olarak ama daha çok gazeteci kimliği ile katılır masada kimin ne anlattığını kimin hangi sorunları aktardığını pür dikkat dinler not alırdık.
Günler boyu birbirlerini siyaseten eleştiren parti teşkilatlarının sorumluları o masa etrafında buluştukları andan itibaren siyaseti bir tarafa bırakarak “Sınırları içerisinde yaşadığımız yerleşim merkezi için ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aramaya başlarlardı.
Sözünü ettiğimiz bu toplantılar devam ettiği müddetçe birbirlerine karşı amansız bir mücadele yapacaklarını düşünen siyasetçilerde “Aynı masa etrafından buluşuyoruz, ben sorunları iletiyorum, belediye başkanı ve başkanın partisisin sorumluları benim taleplerimi dinliyor not alıyor ve sonuçları ile ilgili bana geri dönüş yapacaklarını söylüyorlar öyle ise böyle bir diyalog herkes için son derece faydalı“ diye düşünürlerdi.
Birden bire ne oldu ise sözünü ettiğimiz bu toplantılar bir anda bıçak gibi kesildi, toplantılar sona erdirilince aynı yerleşim merkezinin sınırları içerisinde yaşayan ve birbirleri ile günde birkaç kez caddede sokakta karşılaşmak zorunda kalan kim varsa diğer siyasi parti yöneticileri ile irtibatı kopardı.
Dikkat edin son dönemlerde hiç kimse diğerini dinlemiyor, dinlese dahi duymuyor bile... İsmine “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi” denilen yeni siyasi yapıya geçildikten sonra Türk seçmeninin tam ortadan ikiye ayrılması ile var olduğuna inandığımız irtibat tamamen koptu gitti.
Bugün Cumhur İttifakı'na mensup bir belediye başkanını Millet İttifakı bünyesindeki bir belediye başkanı yada bir siyasetçi ile oturduğunu asla göremezsiniz, daha yukarıda siyaset yapan ittifak mensubu bir milletvekilini diğer ittifaka mensup bir milletvekili ile görmek ise zaten başlı başına mucize.
Diyalog yollarının bu kadar kapalı olduğu, siyasetçinin diğer kanattaki mevkidaşından bu kadar koptuğu bir süreçte memlekete hayırlı bir çıkmasını beklemek en azından bizim açımızdan mümkün görünmüyor.
Siyaset bu hali ile tamamen içine kapanmış bir yapıda yoluna kör topal bir şekilde devam etmeye çalışıyor, karşı taraftaki siyasi yapının fikirlerini bir masa etrafında toplanarak öğrenmek varken gazete manşetlerinden, televizyon ekranlarından öğrenmenin bedelini de bu ülkenin insanları çok ağır ödüyor.
Diyalog kapılarının yeniden açılması bir seçmen olarak bizimde en büyük beklentilerimiz arasında.