AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın başkanlığında Adalet, Ulaştırma, İletişim Başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla bugün yapılacak toplantıda, yeni düzenlemenin çerçevesinin büyük ölçüde netleşmesi ve Ekim ayında da Meclis'e sunulması planlanıyor.
BBC News'ten Ayşe Sayın'ın aktardığı habere göre, yeni sosyal medya düzenlemesinin en kritik noktalarından birisini, bir paylaşımın dezenformasyon amaçlı olup olmadığına hangi mercinin karar vereceği ve kriterinin ne olacağı oluşturuyor. Bu konuda, dezenformasyon içerikli paylaşımın "organize, örgütlü, belli bir amaca yönelik olması" halinde yaptırım uygulanması üzerinde duruluyor.
Dezenformasyon içerikli paylaşımların denetimi için de "resmi ve kurumsal" bir mekanizmanın kurulacağı ifade ediliyor.
Başta Almanya olmak üzere birçok ülke örneğini incelediklerini belirten kaynaklar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "ifade özgürlüğünü" düzenleyen 10. maddesinin 2. fıkrasını esas aldıklarını ve Türkiye'nin de bu kriterlere göre sosyal medyaya sınırlama getireceğini ifade ediyorlar.
Avrupa Birliği'nin internet ortamı ile ilgili iki kırmızı çizgisinin "terörle mücadele" ve "dezenformasyon" olduğu belirten AKP yetkilileri, toplumda kaos yaratmayı amaçlayan dezenformasyonun da bir "terör biçimi" olduğu görüşünü savunuyor ve düzenlemenin de buna göre yapılacağını vurguluyorlar:
"Bizim asıl mücadele edeceğimiz, bireysel paylaşımlar değil. Orada da dezenformasyon ama bizim üzerinde durduğumuz örgütlü ve bilinçli dezenformasyon. Örneğin birisi Türkiye Cumhuriyeti devletinin uluslararası alanındaki itibarına dönük bir paylaşımda bulunuyor, arkasından bir internet sitesi haber yapıyor, bir bakıyorsunuz öbürü basın toplantısı düzenlemiş. Yani kendi aralarında koordinasyon içerisinde, örgütlü bir yapıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu düzenlemenin amacı bu tür paylaşımları engellemek."
AİHS'in 10. maddesinin ilk fıkrası "Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir" hükmünü içeriyor ve bu özgürlüğün nasıl kullanılacağı tanımlanıyor.
İkinci fıkrada ise "Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir" ifadesi yer alıyor.
24 SAATTE İÇERİK KALDIRILACAK
Almanya, İngiltere, Singapur, Rusya, Avustralya'daki uygulamaları inceleyen AKP yönetimi, ağırlıklı olarak Almanya modeli üzerinde duruyor. Almanya'da çevrimiçi platformlarda nefret söylemi içeren paylaşımların 24 saat içinde kaldırılması zorunluluğu bulunduğu ve sosyal medya şirketlerine 50 milyon Euro'ya kadar, Avustralya'da ise şiddet içeren unsurların sosyal medyadan silinmemesi halinde ilgili şirketlerin yıllık küresel cirolarının yüzde 10'una kadar para cezası kesilebildiğini belirtilerek, Türkiye için de benzer uygulamaya gidilebileceği ifade ediliyor.
AK Parti'nin çalışmasında dezenformasyon nitelikli paylaşımlarda bulunan sosyal medya kullanıcıları için ise hapis cezası öngörülüyor. Singapur'da yalan bilgi paylaşanlara yönelik 10 yıla kadar hapis cezası verildiği belirtilirken, AK Parti 5 yıla kadar hapis cezası üzerinde duruyor.
"İKİ DÜZENLEME KARIŞTIRILMAMALI"
AK Partili yöneticileri, geçen yıl Ekim ayında yürürlüğe giren sosyal medya yasası ile yeni yapılacak düzenlemenin birbirine karıştırılmaması gerektiğini de belirterek, farkı şöyle anlatıyorlar:
"Geçen yıl çıkan yasa, sosyal medya platformlarının hukuki ve mali muhataplık oluşturmasıyla ilgiliydi. Şimdi üzerinde çalıştığımız düzenleme ise bu platformlarda ortaya çıkan dezenformasyon ve yalan haberi engellemek için yapılacak. İnsanlar gerçek hayatta nasıl eylemlerinden sorumlu oluyorsa, sosyal medyadaki eylemlerinden de sorumlu olacak."
İGFA