Dün akşam iftar sonrası şehir merkezine doğru yürürken Emek Partisine mensup gençlerden birisi elimize 01 mayıs ile ilgili duyuru tutuşturdu, üzerinde “İşsizliğe, yoksulluğa ve baskılara karşı 01 Mayısta alanlara çıkma zamanıdır, İş,ekmek, Özgürlük ve Demokrasi için birleşelim, 01 Mayıs’ı emekçi seline dönüştürelim” yazan duyuruyu alırken bizden 20 metre ötede gelişen ilginç bir hadiseye şahit olduk.
Bizden 20 metre ötede yine genç bir arkadaş bizim nerede ise 20 yıldır tanıdığımız ve yaşı da epey geçmesine rağmen kendisini sürekli “20 yaşında Milli Görüşçü” olarak değerlendiren bir Hacı amcamızın bildiri dağıtan gençler ile hararetli bir sohbete dalmış haline şahit olduk.
Gördüğümüz her yerde kendisine takılmadan geçemediğimiz “Milli Görüşçü” amcamıza “Hayrola hacım ne yapıyorsun buralarda ne işin var komünistler ile yolunu mu şaşırdın da sana ters gelen bir grup ile sohbete dalmışsın” şeklinde soru yönelttik.
Tanıştığımız günden beri bize her gördüğü yerde “Başbuğ” diye hitap eden Milli Görüş sempatizanı Hacı amcamız “Yahu Başbuğ ters giden bir şeyler var, benimde kafam karışık “deyince kendisine “Sizin kafanız 40 yıldır karışık sizin bu kafa karışıklığınız yüzünden Türkiye’nin başına gelmeyen kalmadı” diye cevap verdik.
Hacı amca bizi “Başbuğ hemen iğne yapmaya başlama da diyeceklerimi iyi dinle” diye uyarınca bizimkinin kafa karışıklığının ileri noktalara kadar gelip dayandığının farkına vardık.
Yolun ortasında Milli Görüşçü Hacı amcamızın bize ısmarladığı çayı yudumlarken kendisinin “Başbuğ bir taraftan çayı içip bir taraftan da söyleyeceklerime kulak ver, ben 01 mayıs ile ilgili bildiri dağıtan gençlere yürüyüşün nerede olacağını soruyordum, çünkü bende artık 01 mayısa katılmanın şart olduğunu düşünüyorum” cevabı ile nerede ise abandone durumuna gedik.
Biz “Yahu Hacı amca senin durumun gerçekten zor, birden bire bu değişim sana zarar verir, ruh halini bozar, senin ağzın neler söylüyor “diye ikaza etmeye çalıştıysak ta “Bak Başbuğ beni iyi dinle ben kendimi bildim bileli ABD’yi sevmem, ABD’nin bütün yaptıklarına karşı gelirim, ancak 30 sene sonra anladım ki ABD’ye karşı direnen bu solcular, komünistlermiş, onlar ABD’ye karşı direnip, dayak yiyip, cezaevlerinde kalırken , biz direnememiş ABD’nin dümen suyuna gitmişiz, aklım başıma ancak geldi ama işte işten geçti” dedikten ve “hadi sana verdiğim bu kadar akıl yeter, akılı ben verdim çay paralarını da bari sen öde” ikazını yaptıktan sonra kalabalığa karıştı ve gözden kayboldu.
Uzun yıllardır Türk insanının yaşadığı ve bir türlü kurtulamadığı bu “kafa karışıklığını “Milli görüşçü Hacı amca’nın şahsında hemen herkes yaşıyor, dün yanlış bilinenlerin bugün doğru, doğru olarak telefuz edilen pek çok meselenin de yanlış çıktığını gören vatandaş kafasını duvara çarpmanın verdiği acı ile kendi kendisini daha çok sorgulamaya başlıyor.
Türkiye’de işlerin iyi gitmediği artık herkes tarafından çok net bir şekilde anlaşılmış durumda, orta yerde artık paramparça edilen ideolojilerde kalmayınca vatandaş içerisine düştüğü ekonomik çıkmazın daha bir fazla farkına varıyor ve bir noktadan sonra “Yıllarca beni şucu-bucu yaparak cambaza baktırmışlar ama gelinen noktada karnım doymuyor çocuklarıma da iyi bir gelecek hazırlayamadım” gerçeğinin farkına varıyor.
Belli başlı bir takım aşırı gurupların araya sızarak eylemleri dejenere etmelerini bir tarafa bırakırsak 01 Mayıs’ta çok net olarak memleketin her yerinde meydana gelen iş kazalarında can veren çok sayıda insanımızın bu tür acı hadiselerden uzak tutulması ve daha insanca bir yaşam koşullarının hayata geçirilmesi isteniyor.
Sözünü ettiğimiz yerlerdeki kötü çalışma koşulları dolayısı ile hayatını kaybeden vatandaşlarımız neticede bizimde kardeşimiz, amcamızın oğlu yada başka bir akrabamız, 01 Mayıs’ta yada böylesi başka organizasyonlarda bu tür olumsuzlukların savunulmasına yardımcı olmakta “Ben insanım” diyen herkesin ortak görevi değimlidir..?
Kendisini Milli görüşçü olarak değerlendiren Hacı amcamız geçte olsa “İnsan haklarını , emeğin, alın terinin” farkına varmış, başımıza gelen bütün felaketlerin hazırlayıcısın da ADB olduğunu anlamış, başta Irak’a, Libya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine özgürlük getirme adına bu ülkelerin kanını emen , petrolünü yutan, çocuklarına kadınlarına tecavüz eden bir ülkenin bize dayattıklarını da artık görmeye başlamış.
İnanıyoruz ki yaklaşan 01 Mayısta olmasa bile önümüzdeki 01 Mayıslarda pek çok insanımız bu gerçeklerin farkına varacak, asıl meselenin özgürce insan hakların tam olarak savunulduğu bir ülkede yaşamak olduğunu bu amaçla da insanı insanlıktan çıkartan köle eden her türlü “izim” lerden uzak kalmanın tek yolunun da bir olmak tan, beraber olmaktan geçtiğinin de ilk göstergesi olacaktır.
Bu nedenle 01 Mayıs bayramın başta Hacı amcamız olmak üzere bütün vatandaşlarımıza hayırlı olmasını 01 Mayısında artık herkesin ortak paydası olmasını can-ı gönülden istediğimizi herkese ilan ediyoruz.