Her beş yılda bir yapılan genel yada yerel seçim öncesi seçimden başarılı bir sonuçla çıkmak isteyen partilerin genel başkanları ile birlikte genel merkezleri bir taraftan kendilerine iyi adaylar ararken bir taraftan da o yerleşim merkezinde partilerin derleyip toparlayacak siyasi aktörleri bulmaya çalışırlar.
Sözünü ettiğimiz toparlayıcı aktörler kimi zaman eski bir milletvekili kimi zaman daha önce görev yapmış bir belediye başkanı kimi zamanda o bölgede ikamet eden ve herkesin saygıda kusur etmediği kanaat önderleri olurlar.
Bu toparlayıcıların en temel görevleri kendilerine görev verildiği andan itibaren herkese eşit mesafede olmaktır, kendisine duyulan güveni boşa çıkarmamak adına görüşüne başvurulan bu isimleri zaten hemen herkes tanır bilir.
Anlatmaya çalıştığımız bu yerleşim merkezlerinin abileri sayesinde en azından seçimin yapılacağı güne kadar söz konusu alanlarda sorun çıkmaz, problem olmaz daha da önemlisi problemin çıkacağının hissedildiği an daha başlamadan bu toparlayıcılar sayesinde kriz başlamadan sona erebilir.
Söz konusu bu isimlerin olmadığı partiler büyük sorunlar ile karşı karşıya kalıyor, Normal şartlarda duygularını belli etmeyen ancak milletvekili yada belediye başkanı seçildikten sonra gerçek davranışları otaya çıkan seçilmişler kentlerini toparlamak bir tarafa yaşadıkları alanları ortadan ikiye hatta üçe bölmekten geri durmuyorlar.
Söz dinlemeyen, eleştiri kabul etmeyen “nasıl olsa ben seçildim mühim olan benim fikrim başkasının ne söyleyeceğinin hiçbir önemi yok” diye düşünen bu isimler kendilerinden çok etrafına sorun yaşatmaktan geri durmuyorlar.
Toplumun önünde olan bu kişiler ile ilgili olarak herkesin ortak bir kanaati zaten mevcut ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi etrafında bulunanların ikazını kabul etmeyen ve egosu tavan yapan isimler dolayısı ile siyaset yapmak her geçen gün daha fazla eziyet haline geliyor.
Siyasetin malzemesi insan, siyaset gönüllülük esasına göre yapılıyor, Dolayısı ile “benden başkası yalan” anlayışı ile etrafını kırıp döken, kendisinden dolayı istifalar başladığında da “–bırakın gitsinler ne halleri varsa görsünler” anlayışı yüzünden hiç kimsenin iki yakası bir araya gelmiyor.
Egosu tavan yapan, kendisinden başkasını gözü görmeyen, geldiği noktada yüzbinlerce insanın emeğinin olduğunu asla kabul etmeyen ve kerameti sadece kendisinde görenler yüzünden memleket bir türlü düzelemiyor.
Bu tiplerin sayılarının azalması en büyük dileğimiz.