Partilerin yönetim katındaki siyasetçiler kabul etmeseler bile her geçen seçim siyasetin yerelden genel merkezlere doğru çekildiği, Türkiye’nin falanca ilinin filanca ilçesine bağlı falanca beldenin belediye başkan adayının ve başkan adayı ile çalışacak meclis üyesi adaylarının bile Partilerin genel merkezleri tarafından tayin edildiği günleri yaşıyoruz.
Siyaset yerelden Genel merkezlere doğru çekilip, yerel seçim çalışmalarında kullanılacak propaganda teknikleri de genel seçim havasına sokulunca şuan olduğu gibi vatandaş“ Beldemize belediye başkanımı seçiyoruz, yoksa başbakanmı seçiyoruz” diye kafa karışıklığı yaşayıp duruyor.
31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçim öncesi AK Parti her seçim öncesi gibi “Adaylarımızın durumunu Temayül yolu ile belirleyeceğiz” şeklinde sandıktan çıkan sonuçları sadece Genel merkezin bildiği bir yol yaptı, AK Parti dışındaki partilerin nerede ise tamamı 31 Mart tarihinde yapılacak seçimde aday olacak isimleri Genel merkezden belirleme yoluna gittiler.
Adayların genel merkezden belirlendiği bir noktada gönlünden belediye başkanlığı geçenlerinde kendi beldelerinde saha çalışma yapmasının hiçbir anlamı kalmadı, “Ben ne yaparsam yapayım eninde sonunda kararı verecek olan partimin genel merkezi olacak, Buralarda boşu boşuna emek ve zaman harcayacağıma Genel merkezde beni başkan adayı olarak tayin edecek bir yönetici bulmak daha akıllıca” diye düşünen çok sayıda aday olunca sahada koşturan aday adayı da nerede ise kalmadı.
Adayların belli olmasından sonra hemen her parti açısından ortaya son derece garip bir durum çıktı, 31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçim için hemen her partiden çok sayıda aday adayı başvuru yaptı, Öyle ki bazı yerleşim merkezlerinde başkan aday adaylığı için 40-50 kişinin dosya verildiği de herkes tarafından biliniyor.
Böyle bir noktada aday adaylığından adaylığa geçemeyen çok sayıda siyasetçi de” Başkan adayı gösterilmedim, Meclis üyeliği içinde dikkate alınmadım, bütün bu olumsuzluklara rağmen ben partimi seviyorum, Seçim akşamına kadar partim bana sahada bulunmak adına mutlaka bir görev verecektir, bende elimden geldiği kadar çaba gösterip partimin başarısına karınca kararınca katkı sunarım” diye düşünmüş olsa da çok kısa zaman sonra düşündüklerinin hiçbir karşılığının olmadığı da anlamış oldular.
Bugün seçime katılan tüm partiler seçim çalışmalarını son derece dar bir çerçevede yürütüyorlar, Seçime katılan partilerin ilçe yönetimi, başkan adayı bir miktarda meclis üyesi adayı sabah saatlerinden itibaren bulabildikleri kim varsa onlara “merhaba” dedikten sonra fotoğrafları medya kuruluşlarına gönderip kendi hesaplarından da sosyal medya da paylaşıp günü sonlandırıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde bu konu ile ilgili olarak sohbet ettiğimiz bir siyasetçi dostumuz “ Ben ilk kez böyle bir durum ile karşı karşıya kaldım, Uzun yıllardır partimde görev yaptım, Bu zamana kadar her seçim öncesi İl-İlçe yönetimleri benimle beraber çok sayıda partiliyi çağırır, hepimize görev verir bizde aday arkadaşımızla birlikte aday kendimizmiş gibi saha çalışması yapardık ancak bu seçim “gelin bize omuz verin” şeklinde en ufak bir çağrı gelmedi, çağrı gelmeyince bizde acaba gidersek yanlış bir muamele ile karşılaşırmıyız endişesi ile yerimizden kıpırdayamıyoruz” şeklinde konuştu.
Siyasetçi dostumuz “ Şu an seçime katılacak olan siyasi partilerin çekirdek kadroları seçimi kesinlikle kazanacaklarını bu yüzden de seçim zamanı galibiyet pastasını başkaları ile paylaşmamak gerektiğini düşünüyorlar, Bu yüzden çok uzun yıllardır partilerine emek verenleri de sahada görmek istemiyor olabilirler, benim aklıma bundan başka bir şey gelmiyor” diyerek süreci kendi anladığı dilden yorumladıktan sonra çıktı gitti.
Siyasetçi dostumuzun söylediklerinin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu değerlendirecek durumda değiliz, ancak siyasetçi dostumuzun söylediklerinden sonra sahada bulunan siyasi parti çalışanlarının durumuna biraz dikkatli bakınca bir miktar hak vermedik desek yalan söylemiş oluruz.
Seçime çok kısa bir zaman kaldı, kalan bu zaman dilimi içerisinde partilerin çekirdek kadroları çıkıp “ Çalışmak için kim geldi de biz yok dedik” şeklinde bir savunma içerisine girebilirler ancak geçmiş seçimlerdeki saha kalabalıklarının da şu an yerinde yeller estiği gerçeğini de görmezden gelmek mümkün değil ki.
Bu gördüklerimizden sonra “Partilerin, partilileri dışladığı” gerçeğini kamuoyu ile paylaşmaktan başka da bir yol kalmadı, Bu tür bir çalışmanın partilere ve partilerin adaylarına fayda yada zarar getireceğini öğrenmemize de zaten sayılı günler kaldı.
31 Mart gelsin bakalım.