Dünyanın en büyük ekonomik, askeri ve siyasi gücü konumundaki ABD’nin Başkanı TRUMP’ın açıklamalarına dayanarak yapılan siyasi analizler yanıltıcı olur. Amerika’nın içinde başlayan ve bütün dünyayı içine çeken bir savaşın gerçek aktörlerini yerli yerine koymadan yapılan yorumlar, oluşturulan politikalar yanlış sonuçlar doğurur. Günübirlik çok sayıda seçenekleri konuşmak zorunda bırakabilir.
Oysa oynanan oyunu, yapılmak isteneni doğru analiz ederek, bunun üzerine bina edilecek doğru politikaların seçeneği de azaltabiliriz. Yapılmak istenenle uyumlu bir şablon oluşturarak, yapılacak hamleler önceden etkisiz hale getirilebilir. Doğru sonuçlar az maliyetle elde edilebilir.
ABD’de vuku bulan 11 Eylül olayları kanaatimce bugünkü savaşın başlangıç miladı olarak kabul edilmelidir.11 Eylül sabahı havalanan üç ayrı hedefe yönlendirilmiş uçaklar eş zamanlı olarak ABD’nin siyasi, askeri ve finans merkezlerine saldırdılar.
Ancak siyasi merkezlerine saldırıda bulunacak uçak, Pensilvanya yakınlarında düşürülerek bu saldırı gerçekleşmedi. Askere hedeflere saldırıda bulunan uçak, sanki önceden planlanmış gibi büyük hasar vermeyecek şekilde belirlediği hedefi vurdu.
Ancak dikkat buyurun finans merkezlerine saldırıda bulanan uçaklar büyük bir başarıyla görevlerini yaptılar. Dünya Ticaret Merkezini vurarak, finans piyasalarının birkaç gün süreyle kapanmasına ve Amerikan ekonomisi üzerinde olumsuz etkiye sebep oldular.
Siyasi merkezlere yapılan saldırılar başarısız, pentagona yapılan saldırı etkisiz ama finans piyasalarına yapılan saldırı tam isabet sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Bence bir gariplik yok. Çünkü ABD içinde başlayan ve sonradan bütün dünyayı içine çeken savaşın taraflarını bu saldırıyla ortaya çıktı. Bir yanda siyasi ve askeri gücün temsil ettiği devlet anlayışı, diğer yanda finans piyasasını yönlendiren güçler ve finans çevresinin yönlendirdiği devletler.
Pusulayı bu şekilde ortaya koyduktan sonra kuşkusuz, bir anlam veremediğimiz, birbirinden taban tabana zıt açıklamaların, olayların bir planlı düzen içerisinde rollerin gereği olduğu açığa çıkar. 11 Eylül saldırıları vuku bulduğunda ABD Başkanı olan BUSH ile bugünkü ABD Başkanı TRUMP’ın aynı politikanın varisleri olduğu anlaşılır.
Bu politika özet olarak, finans piyasasını yönlendirenlerin giderek ABD’den uzaklaşarak başka müttefikler bulduğu düşüncesiyle oluşturulmuştur. Çin ve Avrupa Birliği ülkelerini, sınırlandırmaya yönelik adımların planlanarak hayata geçirilmesi şeklinde devam etmektedir.
11 Eylül saldırıları ile ABD’nin güvenlik stratejisi değişmiştir. Amerika’nın güvenliğini; Irak’ın batısından, İran’ı da kapsayacak şekilde Suriye ve Türkiye üzerinden Hindukuş’a uzanan Asya’nın omurgası sayılacak bölgeyi kontrolü altında tutmasına bağlamıştır.
Bunun için Irak, Suriye ve İran’ı küçük parçalara ayrılmış devletçikler şeklinde kontrolü altında tutabileceğini hesap ederek bu bölgelerde terör örgütleri eliyle örtülü operasyonlar yapmaktadır. Bu stratejilerinin Türkiye gibi bölgesel güç olan devletler tarafından çok iyi anlaşıldığı ve akamete uğratılabileceğini düşündükleri için bir politik badanaj çekmektedirler.
Aynı anda ABD Başkanı TRUMP’ın geri vites, bürokratik güçlerin ileri vitese takması bu yüzden.