İSTANBUL (AA) - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı, diyabet hastalarının oruç tutarken günlük fiziksel aktivitelerini sürdürebileceğini ancak iftara yakın zamanlarda egzersiz yapmamaları ve fazla terlememeleri gerektiğini bildirdi.
Kılıçlı, yaptığı yazılı açıklamada, orucun sağlık problemi olmayan bireyler için tam bir şifa olduğunu, bu süreçte vücut saatinin yeniden kurulduğunu ve toksinlerden kurtulan bedenin olası hastalıkları önleyecek mekanizma geliştirdiğini dile getirdi.
Ancak oruç tutmanın bazı kronik hastalıklardan muzdarip kişiler açısından dikkat edilmesi gereken bir husus olduğunu aktaran Kılıçlı, "Ramazanda bedeni uzun süreli açlık ve susuzlukla imtihan etmek özellikle diyabet hastaları açısından doktor onayı ve kontrolü gerektiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Kan şekerini normale çıkarmak için şekerli gıdalar almaktan çekinmemeli"
Kılıçlı, Türkiye’de resmi kaynaklara göre 8 milyona yakın diyabet hastasının bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Diyabetli hastada oruç, kan şekeri düşüklüğü ve kan şekerinde dalgalanmalara sebep olarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Uzun süre susuz kalmak böbrek fonksiyonlarında bozulma ve tromboz olarak adlandırılan damar tıkanıklığı riskini artırabilir. Hasta terleme, çarpıntı, bulanık görme, baygınlık hissi gibi kan şekeri düşüklüğü bulgularını yaşarsa kan şekerini normale çıkarmak için şekerli gıdalar almaktan çekinmemeli. Ramazanda diyabetli hastalarda ilaç dozlarında düzenleme veya tedavi değişikliği yapılarak ve sahur vaktinde doğru gıdalar ile beslenmeyle kan şekeri düşüklüğü riski minimumda tutulabilir."
- "Dengeli beslenmek oldukça önemli"
Doç. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı diyabette diğer risk de kan şekerinde ciddi artış olduğunu, özellikle iftardan sonra fazla yemenin ve kan şekeri düşüklüğü korkusu nedeniyle diyabet ilaçlarının dozunu azaltmanın bu soruna neden olabildiği uyarısında bulundu.
Böyle durumda hastada gelişebilecek olası bir enfeksiyonun veya ciddi stresin hayati risk oluşturduğunu aktaran Kılıçlı, "Öte yandan iftar sonrası kan şekerini sağlıklı seviyede tutmak. Glisemik indeksi düşük lifli gıdaları tüketmek, doymuş yağ oranı yüksek besinlerden kaçınmak ve bol sıvı almak lazım. Diyabetik hastalar oruç tutarken günlük fiziksel aktivitelerini sürdürebilir, ancak iftara yakın zamanlarda egzersiz yapmamaları ve fazla terlememeleri gerekiyor." ifadelerini kullandı.
- "Diyabetik hastalar, ramazanda açlık sırasında da kan şekeri ölçümlerini yapmalı"
Ramazanda diyabetik hastaların yeterli sıvı almasının da çok önemli olduğunu dile getiren Kılıçlı, "Sıcak hava veya fiziksel aktiviteye bağlı terleme ve kan şekeri yüksekliğine bağlı fazla idrara çıkma gibi durumlar hastada sıvı kaybını artırıp böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir. Bu tip sorunlarla karşılaşma riskini azaltmak için hasta konunun uzmanı hekimler tarafından değerlendirilmeli ve risk grubu belirlenmeli." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçlı, diyabetle oruçta diğer önemli bir konunun da insülin seviyesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Günde birden fazla yemek öncesi karışım insülin kullananlarda kan şekeri düşüklüğü riski yüksek. Bu hastaların insülinlerinin değiştirilip kan şekeri düşme riskinin azaltılması hedeflenir. Günde bir kez alınan uzun etkili insülinlerde de genel olarak yüzde 20’lik azaltma yapılarak kan şekeri düşüklüğü riskinin azaltılması amaçlanır.
Diyabetik hastaların ramazanda açlık sırasında da kan şekeri ölçümlerinin yapması gereklidir. Kan şekeri 60’ın altında veya 300’ün üzerinde olan hastalar ile gece insülin kullanıp sabah açlık kan şekeri 70’in altında olan hastaların orucu sonlandırmasını öneriyorum. Sonuç olarak diyabetik hastaların ramazanda oruç tutabilmeleri birçok faktöre bağlıdır ve bunların ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gereklidir."