İçerisinde bulunduğumuz günlerde samimiyete her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Sporda, siyasette, sosyal hayatta kısacası nefes aldığımız her alanda samimiyete , samimi duygulara ve samimi insanlara ihtiyacımız bulunuyor.

Eskiler “söz senettir” ibaresini kullanırlardı, bundan kasıt anlaşılacağı gibi samimi insanın ağzından çıkan her kelama inanılması gerektiğidir.

Ne yazık ki her geçen samimiyet ve samimi insanlar hayatımızdan çekilip gidiyor, geriye de hepimizin şahit olduğu sahtekarlıklar kalıyor.

Avrupa’nın pek çok ülkesinde o ülkenin vatandaşları notere yani noter kurumuna ihtiyaç duymazlar, zira o ülkedeki insanlar yalan söylemezler, riya yapmazlar.

Herhangi bir iş anlaşması için muhatabınız ile oturup konuşuyorsunuz, akitleşiyorsunuz, ertesi gün muhatabımız ballandıra ballandıra “Ben böyle bir konuşma yapmadım” diyerek tüm samimiyetsizliği ile ortaya çıkıyor.

Eskiden özellikle futbolcularda “forma aşkı” vardı, Herkesin bildiği bir büyük futbol takımına transfer olan bir futbolcu o takımın formasını öper, öptükten sonra da “bütün hayalim böyle bir takımın futbolcusu olmaktı” diyerek başka bir takıma gitmez, futbolu o takımda bırakır dolayısı ile ismi o futbol takımı ile özdeşleşirdi.

Şu sıralar bilindiği gibi böyle bir forma aşkı yok, söz konusu futbolcu nerede ise her yol başka bir futbol takımına transfer oluyor “Ben bu takım için yaratılmışım” dedikten bir sezon sonra daha fazla para alabildiği takdirde tam zıt bir takıma transfer olabiliyor.

Futbol sektöründeki bu samimiyetsizliği ticaret hayatının pek çok noktasında da görmemiz mümkün, samimiyetsizliği samimiyet olarak kabul eden bir dünyada herkes samimiyeti başkalarının üzerinden düzenlemenin peşinde.

Hayatımızda var olmasını istediğimiz “samimiyeti bu saatten sonra tekrar nasıl geri getirebiliriz.?”, sorusunun cevabını bizde bilmiyoruz, hayatımızın her alanında egemen olan, bizi esir alan bu durumdan kurtulmanın tek yolunun da eğitim ve kültür olduğunu eninde sonunda kabul etmemiz gerektiğine inanıyoruz.

Samimiyetsizliğin ortaya çıkardığı yalnızlık duygusunu çevremizde çok net bir şekilde görmemiz mümkün, en güvendiği insanların samimiyetsizliğine uğrayan çok sayıda insan “en iyisi yalnız kalmak” diye düşünerek elini ayağını sosyal hayattan çekmek zorunda kalıyor.

İnsan dostları ile arkadaşları ile akrabaları ile var, eşin, dostun, arkadaşın, akrabanın olmadığı bir dünyada hayat sürmenin ne kadar zor olduğu bir tarafa yukarıda da belirttiğimiz gibi samimiyetsizliğin tavan yaptığı bir noktada bulunuyoruz.

Etrafımıza baktığımızda samimiyetsizlikten sıkıntı çeken tek insanın biz olmadığımızı görüyoruz, üzülüyoruz, ancak elimizden bir şey gelmediği için olup bitenleri çaresiz bir şekilde takip etmek zorunda kalıyoruz.

Temennimiz etrafımızdaki samimi dostların çoğalması.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263