Dikkat ederseniz yağmurlar bile eskisi gibi yağmıyor artık… Yani normal boyutlarda değil… Her geçen gün bizim bölgemizi etkisi altına alan yağış sistemi artık daha tropikal bir görüntü almaya başladı.   Dünyanın her tarafında artık eski ve halen faaliyette olan volkan noktaları da ha da alevleniyor, Dünya’nın magması dünya yüzeyine çıkıyor.  Dünya’nın ısısı artınca buzullar eriyor. Buzullar eridikçe okyanusların seviyeleri yükseliyor. Sıcak ve soğuk su akıntılarının etkileri  okyanuslar üzerinde yeni yağış sistemleri getiriyor ki, bu sistemler bilim adamlarının anlattıklarına göre öyle sıradan bir yağış sistemi değil. Ve bu yağış sistemleri günler süren şiddetli yağış sistemlerini ve akabinde de sel baskınlarını getiriyor…Dünyanın belli yerlerine yağış sistemleri orantısız bir şekilde düşünce bazı yerler ise kuraklık içinde kalıyor ki bu da ekolojik sistemin tahribatına yol açıyor…

***

Sel baskını deyince ben oturup on değil yüz kere düşünürüm…

Çünkü bu sıradan bir doğal afet olayı değil olağanüstü ve sinsi bir şekilde ani geliveren bir tabiat olayıdır…

Küçüklüğümüzde Bulgaristan'da yaşarken, biz hemen yanıbaşımızdang eçen Söğütlü (Vırbitsa) nehrindeydik devamlı bu nehirin içinde büyümüş sayılırız. Ancak nehrin doğduğu yerin gökyüzü simsiyah olunca karabulutlar kaplayınca biz o nehirden hemen çıkardık. Çünkü biliyorduk ki, belki buraya yağmur yağmıyor ama oraya yukarıya bir yerlere yağıyor ve biraz sonra bu nehir azmış bir deniz deryası haline dönüşecektir...

Ve nitekim de öyle oluyordu...

 Bütün bunlar yaşanmış bir tecrübedir...

Bu sel baskını olayına ben şahsen kendim de bir zamanlar maruz kaldım…

90’lı yılların sonlarına doğru Özgün Haber Gazetesi’nde çalışırken, Gebze’ye  çok aşırı ve ani sağanak bir yağmur yağdı…

Gebze’de gökyüzü  birden karard. Kara ve korkunç bir haldeki kara bulutlar birden bire şehrin üzerine sağanak halinde  adeta bakırdan boşalırcasına döküldü. O zamanlar gazete ofisimiz  Gebze Aksesapağı’nda  Yumrukaya yolu üzerinde…Her tarafı su bastı… Bize telefon üzerine telefonlar geliyor çeşitli yerlerde  su baskınları var diye… İtfaiye nereye yetişsin?Gebze’nin ortasından gecen Çamaşır deresi  yatağından çoktan çıkmış debisi yüksek bir şekilde kenarındaki gecekonduları sular içinde bırakmıştı…Haber Merkezi’nin arabası ile su baskınlarının olduğu yere doğru yola çıktım. Altımda binek bir araba…Güzeller mahallesinden Çamaşır deresinin olduğu yöne doğru dikkatlice gitmeye çalışıyorum. Arabada sadece ben varım…Fotoğraf makinam da yanımda…Su altında kalan gecekonduları görüntüledim ve tekrar daha güvenli bir şekilde aracımızla geri dönerken, aniden yukarıdan gelen sel sularının ortasında kalıverdim. Her şey bir anda oldu. Şu anda Gebze ”Sadık Ahmet” Parkı’nın olduğu yerin hemen yanından geçen cadde üzerindeydim…Su seviyesi daha fazla yükselmeden kendimi aracın içinden atıp bir evin garajının beton duvarının üzerine çıkmayı başardım… Sel suları aracı biraz sürükleyerek ilerideki bir ağacın gövdesine yasladı ve araç orda kaldı… Sel sularının gittikçe hızını kesmesi üzerine biz bulunduğumuz yerden inerek aracımızın yanına gittik ve çok şükür daha sonra aracımızla birlikte tekrar gazetemizin yolunu tutmuştuk…

***

İkinci olay, sanıyorum yaklaşık tam 9 yıl önce 2010 yılının Haziran aylarında meydana geldi Gebze’de. 23 veya 24 Haziran 2010 olmalı. Gebze’yi o gece etkisi altına alan  ani sağanak yağmur bir anda  Gebze’yi denize çevirdi. Her taraftan kopup gelen azgın sel suları önüne ne varsa alıp götürdü…Gebze D-100 karayolunun  Bayramoğlu sapağı bölgesi yine sular altında kaldı… Gebze’nin azgın dereleri önüne alıp kattığı her şeyi denize doğru sürükledi. Gebze bir tufan görüntüsü içindeydi…Yerle gök bütünleşti adeta… Korkunç bir geceydi…Sel felaketinde sel sularının yaklaşık 1 metreyi bulduğu D-100 Karayolu Gebze Bayramoğlugeçişinde yaklaşık 200 araç mahsur kalmıştı. Selzedeler, 3 saatlik bir çalışma sonunda emniyetli bölgelere alınmıştı. O akşam havadaki olağanüstü durumu görüp bütün aile bireylerinin nerede olduklarının kontrolünü yapmıştım. Herkes evde idi, sadece oğlum Darıca tarafındaydı bizim kendi özel aracımızla…Ona bir an önce o bölgeden ayrılmasını söyledim. “ Baba ben birisini bırakacağım Darıca’ya sonra hemen döneceğim” dedi bana…“Oğlum” dedim heyecanla, “ Sakın oralarda kalma trafiğin yoğun olduğu noktalara zaten girme hiç çıkamazsın o noktalardan trafik dolayısı ile kaçamazsın da…” dedim…

Yer gök birleşmiş adeta dakikalarca hiç durmadan yağan sağanak yağmur etkisini daha da artırıyordu…

İnsan evde rahat durur mu? Oğlumu tekrar aradım. “ Baba Darıca tarafından çıkabildim, ancak benden sonrası her şey sular altında kaldı. Şimdi Beylikbağı tarafındayım merak etme buradan yukarıya doğru Mudurnu tepe üzerinden Mutlukent’e doğru çıkıyorum…” dedi…

Bu görüşmenin ardından dakikalar geçmek bilmedi. Yağmur daha fazla etkisini artırmıştı. Gebze’nin en yüksek yerinde oturuyorum Gaziler Dağı tepesinde bile yağmurun oluşturduğu ve aşağı doğru akmakta olan sel sularının ne denli azgın ve güçlü olduklarını görebiliyordu herkes…

Oğlumu telaşla bir kez daha aradım ancak teli kapalıydı… İyice endişeye kapılarak evde hanıma dedim ki; “ Ben oğlumu aramaya çıkıyorum…”

Kendi aracımla Yavuzselim mahallesinden dikkatli bir şekilde aşağıya doğru yoıl almaya başladım. Yağmur biraz hafiflemiş, ancak bu mahalledeki herkes teyakkuzdaydılar. Alçak yerlerdeki dükkanları ve evleri, bodrum katlarını sular ve çamur basmış, herkes paçasını sıvamış su tahliye etmeye çabalıyordu. Ben ise oğlumu arıyordum…

Aşağıya biraz düze inince, oğlumun kullandığı aracımızın caddenin kenarında tretuvarın üzerine çıkmış şekilde gördüm…

Geldiğim arabayı güvenli bir şekilde park ettikten sonra sular içinde kalan aracımızın yanına gittim… Telaşla ve endişeyle araca bakmak isterken birden oğlumun sesini duydum:“ Baba ben iyiyim…”

O an dünyalar benim oldu…

Oğlum, Darıca ve D-100 karayolunu denize çeviren yerden kaçabilmiş ve uzaklaşmış, ancak yukarıya çıkarken tepelerden gelen azgın sel suları ile karşılaşmış ve son bir hamle ile aracı daha yüksek bir yer olan tretuvarın üzerine çıkarmayı başarmıştı…

Üstü başı çamur ve sular içindeydi… “ Sabah olsun hele araca öyle bakarız. Çok şükür sana bir şey olmadı ya..” deyip aracımızın orada öylece kapısını kilitleyip eve döndük…

O telaşlı gecede cebimdeki telefonu da çamurların içine düşürüp zayi ettim, amma ne yapalım canımız sağ olsundu…

Önemli olan evladımızın sel sularından kurtulmasıydı…Onunla evimize döndük sağ salim ancak o korkunç akşamda dönemeyenler de vardı ne yazık ki…

Ertesi gün ağarınca sel felaketinin izleri daha net olarak ortaya çıkımıştı…Beylikbağı ve  Çakal deresi yatakları evlerden sürüklenen beyaz eşya ve araçlarla dolu idi…

***

Gebze Atıksu İstasyonu yakınında başı çamura saplanmış halde bir kişinin cesedi bulunmuş daha sonra bu vatandaşımızın da eşinin cesedi denizde Darıca sahilinde bulunmuştu… Karı-koca ikisi de sel kurbanı olmuşlardı…

***

Sel bir şaka değil, çok büyük bir doğal afet olayıdır… Hiç farkında olmadan aniden gelir…

Dün Darıca’da meydana gelen son sel felaketinde bir hanım kardeşimiz hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine de sabırlar diliyorum…

Yerleşim yerlerinde alt yapı önemli, üst yapı da o kadar önemli değildir…

 Yollarınızın üzeri asfalt ve süslü kaldırım taşı olabilir ancak ani sel baskınları bu caddeleri ve sokakları birer azgın akan nehir ve ırmak deryasına çevirebiliyorsa, önce düşünülecek ardından çok yapılacak iş var demektir…

Yerel yönetimler, süslemeli vitrin hizmeti yerine artık günümüzde acilen doğal afetlere karşı bir Acil Eylem Planı hazırlamalıdırlar. Bu konuda Çalıştaylar düzenlenmeli, ortak akılla doğal afetlerden nasıl korunabiliriz ona bakmalıdırlar…

Dün Darıca Belediye Başkanımızın nehir haline dönüşen caddeye üzüntüyle ve çaresiz şekilde bakışını gördüm. İnanın bu görüntü çok şeyi ifade ediyor…

Ani gelen sağanağa karşı o anda neler yapılabilridi ki: Önceden altyapı hususunda çalışmalar iyi olsaydı belki..

 Önemli olan bundan sonra başa gelen felaketlerden ders çıkartıp ona göre hareket edilmesidir...

 İnanıyorum ki bu saatten sonra Darıca Belediye Başkanımız kendi ekibini toplayarak acilen doğal afetlere karşı ilçesinde ne gibi bir eylem planını harekete geçirebilir ona bakacaktır… Aynı hamleyi biz diğer Belediye Başkanlarımızdan ve yönetimlerinden de bekleyeceğiz…

Çünkü doğal afetler her zaman haber vermeden gelirler…

Büyük geçmiş olsun Darıca!

 SAĞLIKLA KALINIZ!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263