Bundan yıllar önce MHP’de başlayan kongre sürecinde bizimde içerisinde bulunduğumuz ekip Gebze ilçe kongresini kazanmış, kazanırken de bizimle birlikte hareket eden bir büyüğümüze “ Sen kongre sürecinde çalış, biz Gebze Kongresini kazanalım, seni de il yönetimine gönderelim” sözü vermiştik.
Gebze ilçe kongresi yapıldı biz kongreyi kazandık söz verdiğimiz gibi arkadaşımızı Kocaeli il yönetimine gönderdik bizimle birlikte hareket eden ve kongreyi kazanan il başkanına da “ Bu beyefendiyi Gebze-Darıca-Dilovası ve Çayırova’dan sorumlu il başkan yardımcısı yaparsan seviniriz” ricasında bulunduk.
Bizim kontenjanımızdan İl yönetimine giden büyüğümüz daha seçimin üzerinden 15 gün geçer geçmez biz dahil sorumlu olduğu bütün ilçe başkanlıklarına birer yazı yazarak “ Hazır olun falanca gün sizi denetlemeye geleceğim” dedi ve bu denetlemeler İlçe başkanlarının “Yeter artık canımızdan usandık, illallah dedik” şeklinde feveran edene kadar sürdü gitti. Sonrasında da bu arkadaşımız il yönetiminden istifa etti, oda kurtuldu bizde canımızı kurtarmış olduk.
O günlerde birden bire Kocaeli İl Emniyet müdürünün Gebze-Darıca-Dilovası ve Çayırova ilçelerinden sorumlu bir il emniyet müdür yardımcısını “Koordinatör” olarak Gebze’ye gönderdiği haberini aldıktan bir saat sonra bu işten “ağzı yanmış” birisi olarak Kocaeli emniyet müdürünün yanına gittik, kendisine başımızdan geçenleri uzun uzun anlattıktan sonra “Bizim yöneticilerimiz elindeki yetkiyi şartlar ne olursa olsun bölüşmek istemez, aradan çok değil bir hafta geçsin gönderdiğiniz Koordinatör Müdür yardımcısı ile İlçe emniyet müdürleri arasındaki kavgayı/kargaşayı çok net bir şekilde göreceksiniz, gelin bu işten vazgeçin” ricasında bulunduk , ancak İl emniyet müdürü “Yüksel Başkanım, Bürokrasi siyasete benzemez bizde emir komuta zinciri değişik işler, sıkma canını bu model çok başarılı olacak” deyip bizi uğurladıktan 38 gün sonra arayıp “Sen haklıymışsın, bu sistem işlemedi, kargaşa çıktı, arkadaşımızı Kocaeli’ye geri çektik, haberin olsun” bilgisini verdi.
31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimde Kocaeli Büyükşehir belediye başkanlığını kazanan Tahir Büyükakın’ın Kocaeli’nin 12 ilçesini üç bölgeye ayıracağını ve her dört ilçeye bir koordinatör atayacağını duyduğumuzda nedense aklımıza yukarıda yazdığımız iki acı tecrübe geldi.
Biz Tahir Büyükakın’ı uzun yıllardır tanırız, Severiz, bilgisine güveniriz, alçak gönüllülüğünü herkese anlatırız, Hem yerel yönetimde hem Devlet yönetiminde görev yapması dolayısı ile belediye başkanlığını da en iyi kim yapıyorsa ondan daha iyi yapacağı ile ilgili inancımızı da ömrümüzün sonuna kadar muhafaza edeceğimizi de kendisi de çok iyi biliyor.
Tahir Büyükakın’ın bugünlere hayata geçirdiği “Koordinasyon” anlayışını dünden bugüne değil de uzun zamandır düşündüğünü ancak uygulamaya koymak için 31 Mart tarihini ve o tarihten sonra başlayan ve ancak durulmaya başlayan ziyaretlerin bitmesini beklediğini de kendisini az çok tanıyan birisi olarak tahmin ediyoruz.
Biz Abdullah Köktürk’ü çok uzun yıllar önce Gebze Milli Eğitim müdürlüğünde şube müdür olduğu günlerden tanırız, severiz, son derece sakin üslubu ile tanıdığımız Köktürk bürokratlıktan siyasete geçiş yaptıktan sonra zaten bütün Kocaeli tarafından tanınan sevilen bir isim oldu.
İbrahim Pehlivan’da şu an kendisini Koordinatör olarak atayan Tahir Büyükakın gibi yönetimin her iki tarafında da bulunmuş, Önce kaymakamlık, sonra belediye başkanlığı, sonrasında Genel sekreterlik yapmış bir isim, kendisinin Gebze belediye başkanlığı döneminde bizde belediye meclis üyesi olarak görev yapıyorduk, Aramız zaman zaman iyi zaman zaman limoni oluyor ancak dediğimiz gibi yönetimin her iki tarafında bulunan birsi olduğundan işi iyi bildiği ile ilgili olarak hakkını teslim etmemiz gerekiyor.
Nihat Abiş ile karşı karşıya gelmişliğimiz yok ancak kendisini tanıyan ortak dostlarımız Koordinatör olarak atandığı bölgede son derece etkin olabileceğini ve işinin diğer iki Koordinatöre göre daha kolay olduğunu söylüyorlar.
Yukarıda verdiğimiz iki örnek vesilesi ile Tahir Büyükakın’ın kafasındaki yönetim modelinin uygulamada zorluklarla karşılaşacağı sonucu çıkmasın, bir sektörde denenen ve verim alınamayan bir uygulamanın başka bir alanda pekala başarılı olduğu ile milyonlarca örnek olduğu bilindiğinden bekleyip görmek durumunda olacağız.
Tahir Büyükakın tarafından uygulamaya konulan “Koordinatörlük” kurumunun iyi çalışması yada çalışmaması tamamen atanan 3 ismin atacağı adımlarla ilgilidir, Her üç ismin takınacağı tavır ve alacakları pozisyon Büyükakın’ın elini rahatlatacağı gibi “Toplanın denetleme var” şeklindeki davranış biçimi de işleri içinden çıkılamaz bir noktaya getirebilir.
İşin birde Belediye başkanları ile olan tarafı var, Böyle bir görevlendirme sonrasında belediye başkanları haklı olarak “Seçmenin karşısına ben çıktım, seçimi ben kazandım, dönem sonunda da hesabı siyaseten atanan Koordinatör değil ben vereceğim, dolayısı ile koordinatörün ne istediğinden çok benim ne dediğim önemlidir” bir psikolojiye büründükleri an o bildiğimiz “yetki kargaşası da “ ortaya çıkabilir.
Tahir Büyükakın bizim bu yazdıklarımızı ve daha da ötesini mutlaka enine boyuna düşündükten sonra böyle bir projeyi hayata geçirmiştir, Ancak kabul etmek gerekir ki vatandaş bu tür atamaları oldum olası “Seçim kaybetmiş, yada siyasete ara vermiş partililere kadro açmak” olarak değerlendiriyor, Bu şekildeki olumsuz bir algıyı olumluya çevirecek ve bu yeni uygulamanın istenilen hizmeti vatandaşın ayağına daha çabuk getirecek bir yapılanma olduğunu da Tahir Büyükakın bir Üniversite hocası kimliği ve dikkati ile yapabilir.
“Seçilenlerin üzerine atanmış Koordinatörlerin gelmesi de” bir başka handikap, burada da seçilmiş belediye başkanlarının meseleyi daha iyi kavraması adına Tahir Büyükakın’ın üç bölgenin belediye başkanları ve o bölgenin koordinatörlerini bir araya getirip (Burada en zor iş Abdullah Köktürk’ündür zira İzmit’te AK Partili olmayan bir belediye başkanı var) yeni sistemi en ince detaylarına kadar anlatması ve odadan çıkarken her iki tarafında aklında en ufak bir istifam kalmaması gerekmektedir ki sonra arıza çıkmasın.
Şimdi Tahir Büyükakın bu yazdıklarımızı okurken “Yahu Yüksel Ercan bu işin hiçmi kolayı yok, bu kadar olumsuzluğu nasıl bir araya getirdin” diye bize gönül koyabilir, ancak bizim bu yazdıklarımızın tamamı hayatın içerisinde olan gerçekler olarak hemen yanı başımızda duruyor.
Ataması yapılan 3 Koordinatör ve 12 İlçe belediye başkanı hayata Tahir Büyükakın gibi bakıp karşı tarafı da rencide edici bir davranışta bulunmadıkları takdirde Kocaeli ilerleyen günlerde detaylarını yazacağımız yeni modelin hayata geçirilmesi adına muazzam bir laboratuvar olabilir ve bütün Türkiye’ye Büyükşehir modelinin ilk uygulandığı ve başarılı olduğu gibi örnek gösterilebilir.
Bizim gibi başarısız bir siyasetçiden de zaman zaman böyle ilginç önermeler gelebilir, Umarız sözünü ettiğimiz bu olumsuzlukların hiç birisi yaşanmaz, Tahir Büyükakın tarafından uygulama konulan bu yeni model başarılı olur, bu uygulama başarısızlıkla sonuçlanırsa kimsenin zaman dışında bir kaybı olmaz, ancak başarılı olması durumunda Tahir Büyükakın Türkiye genelinde parmakla gösterilen reformcu bir yönetici olarak gösterilirken yerel yönetimlerdeki yeni anlayışta bütün yurt genelinde anında hayata geçirilmeye başlanır.
Bu yüzden bir büyükşehir belediye başkanı, 3 Koordinatör ve 12 İlçe belediye başkanını tarihi bir sorumluluk bekliyor, bizde bu ekibin atacağı adımların başarılı olması adına elimizden gelen gayreti göstermekle mükellefiz.
Zira elimizden gelen ancak budur.