Bugünlerde herkes özelikle de siyasetçiler söylemlerinin nerede ise tamamında vefa ya da vefalı olmak ibaresini asla dillerinden düşürmüyorlar. Kendisini vefa ibaresinin en üzerine koyan ve oradan hiçbir şekilde inmeye niyeti olmayan kim varsa aşağıdakilerden vefa bekliyor vefalı olmaya davet ediyor.
 

İstanbul seçmeni pazar günü  son derece önemli bir yerel seçim için sandık başına gidecek. Seçmen kendi dünya görüşüne uygun gördüğü adayı seçip 5 yıllık süre ile belediye başkanı yapacak.

Şu sıralar hangi partiye mensup olursa olsun tüm adaylar yıllar önce bir şekilde siyaseten bir arada oldukları ancak geçen süre içerisinde ayrı düştükleri dostlarından vefa bekliyor. "Geçmişi, geçmiş günleri unutma vefalı ol" şeklinde yönlendirme yapmaya çalışıyor.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde bir zamanlar yani 20 yıl önce 30 yıl önce beraber yürüdüğümüz ancak onlar dünya malına kavuştuğu bizimse halen daha dünya nimetlerinin peşinde koşturduğumuzdan olsa gerek yollarımızın ayrılmasına rağmen bizden vefa beklediklerini belirtiyorlar.

Bu vefa meselesi kendimizi bildik bileli çok konuşulur, aradan çok uzun yılar geçse de bir yerlere talip olanlar için sürekli ihtiyaç olduğundan, asla gündemden düşmez, yıllar boyu tazeliğini asla kaybetmez.

Bugünlerde gündem yine siyasette vefa var mı? diye. siyasette vefa var mı yok mu? soruları ile meşgul. 

Kendi kendimize hep sorarız. Kimi zaman en güvenilir siyasetçilerin bile vefasız çıktığı doğru mu, yoksa siyaset de vefa aramanın gereği yok mu?

Aslında yanlış soruluyor bu soru. Ya biz yanı başımızdaki vefasızlara çok güveniyoruz. Ya da yanlış yapacaklarını bilebile onlara toz kondurmuyoruz.

Kavram kargaşasına düşmeden, siyasetle siyasetçiyi birbirine karıştırmadan sormak gerekiyor bu soruyu siyasetin ne günahı var?

Siyasetçide vefa var mı? diye sormak yerine kendiniz kadar güvendiğinizden neden sürekli vefasızlık görüyorsunuz diye sormak gerekmiyor mu ?

Bir gün siyasetin dışına çıkıldığında ve yaşamın farklı ortamlarında karşılaşıldığında, siyasetçi kimliğinde yaptıklarının veya yapmadıklarının, mahcubiyetini taşır insan. İşte o an vefasız can kardeşinizin sesi çatallanır.

Siz değmez, boş ver diyerek geçiştirmek istersiniz ve eklersiniz geçti bitti, üzerinde durma artık demek istersiniz yutkunarak.

Ama içinizdeki o burukluk kanınızın kaynamış su gibi akmasına sebep olur. Bir taraftan da onun(vefasızın) içini döküp rahatlamak istediğini görürsünüz.

Hayatta en acı olan dost dediklerinizden, dost gördüklerimizden böyle reva görülmektir. Ama o dostunuzdur hem de gerçek dostunuz.

Dün ellerinden tutuğunuz sevgi dolu ellerinizi uzatır, yüreklerinizi üst üste getirerek sarılırsınız.

Hırslar, aldatılışlar, çevrenin kuşatılması, gelinen mevkinin sıcaklığından mıdır bilinmez. Ama insan olmak insanlık dersi almakla olmaz. Vefa da bozacıda satılmaz.

Yıllar yılı düşünürüz acaba birine güvenmek mi yanlış, yoksa sizin güvendiğinizin yol başında sizi bir anda boş bir un çuvalı gibi bırakması mıdır yanlış olan ?

Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi siz değmez boş ver diyerek geçiştirmek istersiniz ve eklersiniz geçti bitti, üzerinde durma artık demek istersiniz yutkunarak.

Ne yapalım siyasetin malzemesi insan der, kendinizi bununla avutursunuz.

Sonrada nefes nefese kalır size yapılan vefasızlık karşısında kendinizden utanır ve başlarsınız;

EREMEDEN MURADIMA AHDIMA

VEDA ETMEK ÜZRE GEMİ RIHTIMA

ELE DEĞİL ELE KARA BAHTIMA

DARILA DARILA GEÇTİ BU ÖMRÜM.. mısralarını okumaya.

Son olarak da dersiniz ki; 

GEÇTİ BİZDEN GEÇTİ BİZDEN

ZEVK-Ü SEFA GEÇTİ BİZDEN

MERDE KÖPRÜ OLMUŞTUK

NAMERTTE GEÇTİ BİZDEN…

Çoğu insanın hayatı yanılgılar ile geçiyor, her defasında vefasızlığa uğrayanın kendisi olduğunu bile bile muhatabı tarafından sen de vefasız çıktın serzenişi ile karşı karşıya kalmakta son derece büyük bir yürek yarasıdır.

Meseleye bu açıdan bakıldığında vefanın ne olduğu, vefalı insan tamlamasının neleri ihtiva ettiği sorularına belki binlerce cevap vermek mümkün olacaktır.

Ancak bu kadar vefasızlık karşısında artık delik deşik olmuş ruh dünyasını düzeltmek adına yola çıkanların, vefa ile daha doğrusu karşısındakinin vefasızlığı üzerine edeceği kelamlarda tek tek tükeneceğinden sen yoluna git ben de yoluma gideyim, sen sana doğru gelen işleri yap, ben de bana doğru gelen işlerin içerisinde bulunayım demenin de vaktinin çoktan gelip geçtiğini unutmamak gerektiğine inanıyoruz.

Zira herkes kendi hayatını yaşıyor. 

Vefa ile ya da vefasızlıkla.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263