Ünlü fizikçi Stephen Hawking geçtiğimiz ay, BBC’nin yeni bilim serisi Tomorrow’s World‘de endişe verici açıklamalarda bulunmuştu.
Geçtiğimiz yıl Dünya’nın 1.000 yıllık ömrünün kaldığını belirten Hawking bu tahminini güncellemiştii.
Hawking’e göre iklim değişikliği, rötarlı asteroit çarpmaları, salgınlar ve popülasyondaki artışla beraber Dünya’nın hayatta kalmak için sadece 100 yılı bulunuyor.
Böyle bir bilgiyi bize sadece bilim adamları verebilirdi ve öylede oldu.
Çünkü bilim insanlığın geçmişine ve geleceğine dair en gerçekçi verileri, bilgileri aktarıyor. Tabi bu büyük bir uğraş ve araştırmalar sonucu oluyor.
İNSANLIĞA YÖN VEREN BİLİM ADAMLARI
Sonsuzluk denilen evren de kim bilir dünya gibi kaç gezegen veya galaksi var.
Dünyamız ile birlikte güneşin içinde bulunduğu galaksiye bilindiği gibi Samanyolu deniliyor. Samanyolu’nda 200 ile 400 milyar civarında yıldız olduğu tahmin ediliyor.
Tabi bizim içinde bulunduğumuz galaksinin dışında 1 trilyon civarında galaksi olduğu bilim adamları tarafından ortaya çıkarılmış.
Evren ve galaksiler ile ilgili olarak bilimsel çalışmalarda son 300 yıllık dönem içinde birçok aşamadan geçerek bugünkü ana fikirler oluştu.
Daha öncesinde ise Antik Çağda filozof Democritus, Aristo, Arap astronom İbn-i Heysem, İbn Bacce, Biruni galaksi ve gezegenler hakkında ilk adımları, görüşleri ortaya attılar.
Samanyolu’nun birçok yıldızdan oluştuğunu ise ilk olarak Galileo ortaya attı. 1610’da teleskopla Samanyolu’nu inceleyen Galileo Samanyolu’nun çok sayıda ki yıldızdan meydana geldiğini keşfetti.
1750’de Thomas Wright galaksinin güneş sistemine benzer tarzda fakat daha büyük ölçekte küte çekim gücüyle birbirlerine bağlı çok sayıda ki dönem yıldızlardan oluşmuş bir kitle olduğu görüşünü açıkladı.
1755’de Immanuel Kant, Thomas Wright’ın tezini bir adım daha ileriye götürerek güneş sisteminin dönen bir yıldız kümesi olduğunu ifade etti.
1785’de ise William Herschel galaksinin biçimini gösteren bir diyagram hazırladı.
1920’de Jacobus Kapteyn yeni bir çizimle elips biçimli küçük bir galaksi tasarladı. Sonra ki yıllarda ise bilim adamları galaksiz ve evreni üzerine çok önemli buluşlara imza attılar.
BİLİM SAYESİNDE ÖĞRENİYORUZ
Gelişen teknoloji insanoğlunun öteki gezegenlere araştırmalar için uzay aracı göndermesine, yeni bilgi ve bulgulara erişmesine neden oldu. Şimdi galaksimizin dışında ne olduğuna ilişkin çok daha ileri teknoloji ile çalışmalar yapılıyor.
Tüm bunlar aslında insanın ‘kimim ve nereden geldim?’ sorusuna yanıt bulmak, geleceğe ışık tutmak adına gerçekleştiriliyor. Bilim, insanlığın varoluşundan itibaren geleceğe dönük ne varsa tezler, teoriler ve somut bilgi ve belgelerle ortaya koyuyor.
Dünyanın 4.467 milyar yaşında, güneşe yakın 3. Gezegen olduğu, uydusu Ay’a uzaklığının 386 bin 684 km olduğu gibi birçok bilgi bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.
Eğer bilim olmasaydı bu bilgilerin hiç birisini öğrenmemiz mümkün olmayacaktı.
İNSAN NE ADINA VAR?
Bizim galaksimiz gibi evren denilen boşlukta bir trilyon civarında galaksi var ötesinde ne olduğunu ise bilmiyoruz, büyük bir boşluk veya bugün ifade edemeyeceğimiz aklımızın alamayacağı şeyler.
Ancak galaksilerin de bir sonu var ve bizim galaksimiz de sonuçta bir gün toz, buz olup yok olacak.
Bilim adamları 450 milyar yıl sonra içinde bulunduğumuz Samanyolu ile birlikte öteki 47 galaksi bir araya gelerek erip tek galaksiye dönüşecek.
Tabi bu olay gerçekleştiği zaman dünyamızda yaşamın son ermesinin üzerinden milyarlarca yıl geçmiş olacak.
Bunları niye yazdım?
Şunun için ki, büyük ve sonsuz evrenin içinde toz zerreciği kadar bile olamayan bu dünya da insan ne adına bu kadar hırs, kibir, acı ve gözyaşına maruz kalıyor.
Şimdi yukarıda yazdıklarımı iyice düşünün, önce dünyanın dışına çıktığınızı hayal edin sonra ise bütün sonsuzluğa bakın ve nerede olduğunuzu, niçin yaşadığınızı sorgulayın.
Elektrik faturası, lüks yaşam, tatil, evlilik, çocuklar, açlık, saraylar, iktidar, makam kavgası, milletvekili adayı olmak, belediye başkanı olmak niye ne adına diye bir düşünün bakalım.
YORUM EKLE