Haberlerde duymuşsunuzdur,  İngiltere'de Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada yalnızlıktan sorumlu bir bakanlığın kurulduğu  Muhafazakar Parti'den milletvekili Tracey Crouch'unda "Yalnızlık Bakanı" olarak atandığı belirtilmişti..

Biraz araştırma yaptığımızda bu projenin temellerini 2016 yılında İngiltere'de aşırı sağcı bir kişi tarafından öldürülen İşçi Parti milletvekili Jo Cox 'un atmış olduğunu öğrendik. Dönemin Başbakanı Theresa May, konuyla ilgili olarak "Jo Cox, ülkedeki yalnızlığın ne seviyede olduğunu anlamış ve kendini bu durumdan muzdarip olanlara yardım etmeye adamıştı" dedikten sonra "Yalnızlık Bakanlığının" Cox'un mirasına sahip çıkarak bu konuda çalışan sivil toplum örgütleriyle beraber çalışacağını dile getirmişti.

O günlerde göreve bulunan bakan Crouch ise "Bu konu Jo'nun tutkuyla ilgilendiği bir meseleydi, biz de anısına sahip çıkmak ve İngiltere'de yalnızlıktan ötürü acı çeken milyonlarca kişiye yardım etmek için elimizden geleni yapacağız aynı zamanda Ulusal İstatistik Ofisi'nin yalnızlığın doğru ölçümü için bir yöntem geliştireceğiz” demiş.

İlk bakışta İngiltere’de kurulan Yalnızlık Bakanlığı bizim için biraz ütopik gelebilir, Hatta bu konu açılır açılmaz meselenin konuşulduğu ortamda bulunanlar anında “ Bu iş bizde olmaz, zira biz geleneklerine, köklerine, dinine, diyanetine bağlı insanlarız, Türkiye böyle bir bakanlığı kaldırmaz” diyeceklerdir ancak bu ifadeyi kullananın kendisinin bile söylediğine biz asla inanmıyoruz.

11 Mart tar,hinde hayatmıza giren Koronavirüs salgını öncesi "Yalnızlık Bakanlığı" belki bir anlam ifade etmiyordu, ancak Kpronavirüs salgınının başlmasaı ile birlikte bütün ülkenin evlerrde hapis olduğu ve olabildiğince yalnızlaştığı bir süreçte "Yalnızlık Bakanlığının" hiçte önemsiz bir kurum olmayacağı algısı hemen herkeste kuvvetlenmiş durumda.

Biz baba-Anne dahil 9 kişilik bir aile idik, eğer doğum sonrası hayata tutunamayan 3 kardeşimizi de saydığımızda o zamanlarda 10 kardeşten müteşekkil bir aile olabileceğimizi bu durumunda bize çok büyük bir mutluluk vereceğini bildiğimizde buradan bir kez daha ilan ediyoruz.

Şimdi kardeşlerimiz arasında dört çocuğu olan nerede ise yok, Hal böyle olunca önce çocuk sayısının azlığından sonra da dünya ile birlikte Türkiye’nin de geldiği nokta vesilesi ile duran hatta azalan nüfus son bir kaç yıldır ortaya hatırı sayılır miktarda "Yalnızlar Ordusu" çıkarmış oldu.

Türkiye’de yalnızların sanılandan daha fazla bir sayıda olduğunu çevremizdeki Huzurevlerine bakarak çok daha net bir şekilde anlayabiliriz, “Bir anne baba on çocuğa bakar ama on çocuk bir anne babaya bakamaz” şeklinde artık Atasözü olmuş bir deyim varken “Yalnızlık Bakanlığı bize uymaz” şeklindeki ifade işin doğrusu bize çok saçma geliyor.

Köyden kente göç sırasında evde çocuk bakmaktan başka bir şey yapamayan ev hanımlarının da çalışma hayatına girmeleri ve kendi ekonomik bağımsızlıklarını kazanması bir anlamda kimsenin kimseye "Eyvallahı" olmayan bir süreci de beraberinde getirdi.

Gelişen teknoloji insanları bir noktadan sonra evlerinde yalnız kalmaya mecbur bir hale getirdi, Günlerce evinden çıkmayan insanların bulunduğu bir yerleşim merkezinde hayat süren insanların asıl yalnızlıkları eşlerden birisinin hayata veda etmesinden sonra başlıyor.

Anne-Baba çocuklarını büyütmüş, iş bulmalarını sağlamış, hayat kuracağı eşi bulmasına yardımcı olduktan sonra “çocukların hepsi evlendi yuvadan uçtu, şimdi onlarında çocukları var, herkes kendi evine çekildi bizde bundan sonra kendimize biraz daha fazla zaman ayıralım” dedikleri anda içlerinden birisi hayata veda edince sözünü ettiğimiz yalnızlık başlıyor.

Dikkat edin eşinin vefat etmesinden sonra yalnız kalan eş çocuklarından “Gel bizimle birlikte yaşa” talebi gelse bile çoğunlukla bu talebe “Çok sağolun siz benim çocuklarımsınız ancak ben artık sizin eve sığamam” diyerek yalnızlığa doğru ilk adımı atmış oluyor.

Birkaç yıl yalnız yaşayan anne yada baba o andan sonra tamamen kendi kabuğuna çekiliyor, hayatta kalan eş eğer kendi ekseninde yada kendi dünya görüşünde akran bulamıyorsa o andan itibaren daha büyük bir yalnızlık başlıyor ve Yalnızlık Bakanlığına da bu noktada ihtiyaç başlıyor.

İngiltere bize göre Yalnızlık Bakanlığını kurmakta geç kaldı ancak yine de toplumdan gelen talebi dinleyerek yalnız yaşamaya mahkum olmuş vatandaşlarını daha çok dinlemek onları biraz olsun tedavi edebilmek adına böyle bir adım atılması İngiltere için büyük bir kazanımdır.

Biz Yalnızlık Bakanlığının Türkiye’de de oluşturulmasının hemen herkese çok büyük faydaları olacağını düşünüyoruz, Yalnız kalan insan içerisinde bulunduğu sorunları bazen kendisine bile anlatmak istemez, işte böylesi bir noktada Yalnızlık Bakanlığı kurulduğu takdirde Türkiye’de sayılarının milyonlarla ifade edilebileceğine inandığımız Yalnızlar ordusunun da rahat bir nefes alacağına inanıyoruz.

İngiltere’de bir ihtiyaçtan çıkan Yalnızlık Bakanlığının önümüzdeki günlerde pek çok Avrupa ülkesinde daha hayata geçeceğine şahit olacağız.

Avrupa Ülkelerinde insanlar yalnız da olsa ekonomik şartlar pek çok ülkeye göre daha iyi olduğundan bu bakanlığın yapacağı faaliyetler anında görülmeye bilir ancak Türkiye’de sayılarının sanılandan da fazla olduğumuz yalnızların birde yoksul ve ekmeğe muhtaç olduklarını hemen herkes bildiğinden Yalnızlık Bakanlığının Türkiye’de kurulması için bir gün bile beklenilmemesi gerektiğini aklı başındaki herkes talep edecektir.

Bu yüzden biz kurulduğu takdirde yeni kabinede "Yalnızlık Bakanı" olarak görev yapmak istiyoruz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263