Daha önce yaptığımız birkaç denemeyi saymazsak bizim kendimizi gazeteci saydığımız gazete patronu olarak kabul ettiğimiz tarih 1989 yılıdır,

1989 yılında Nevzat Coşkun ile birlikte İstanbul’dan tam teşekkülü bir gazete basacak makinaları satın alıp o makinalar ile BAKIŞ isimli gazetenin yayın hayatına başlaması ile birlikte bizde “Gazete patronu “ olarak sektöre “merhaba” dedik.

BAKIŞ gazetesi yayın hayatına başladı, biz her ne kadar gazete patronu olsak ta yazı yazmak var olan sıkıntıları köşe yazıları ile ilgililere duyurup vatandaşlarının sorunlarına çözüm bulmak bir taraftan da fikirlerimizi gazete yolu ile daha geniş kitlelere duyurmak gibi bizim kişiliğimize uyan bir yolu seçtik.

BAKIŞ gazetesi yayınına devam ederken Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun talebi ile kendisi de cezaevinde bulunan Yunus Meral kardeşimizin yönetiminde bütün yazarlarının ceza evinde bulunduğu Yavuz Demir’in koordinatörlüğünde de aylık BİZİM DERGAH dergisinin basımını yapıp dağıtımını da gerçekleştirmeye başladık.

1989 yılında başlayan gazetecilik serüvenimiz sürecinde 2010 yılında günümüzü tamamlayarak emekli olduk, ancak sektörün içerisindeki hemen herkesin de kabul edeceği gibi gazetecilikte emeklilik sadece kağıt üzerinde kalır, emekli maaşınız bağlanır ve gazeteci eskiden olduğu gibi hatta eskisinden daha fazla çalışır mesaisine aralıksız devam eder.

1989 yılından içerisinde bulunduğumuz 2022 yılına kadar aradan 33 yıl geçti,

Geçen bu 33 yıllık zaman dilimi içerisinde kaç köşe yazısı yazdık..?

Kaç televizyon programı yaptık..?

Ne kadar radyo programında dinleyiciler ile birlikte olduk..?

Kaç kere çağrıldığımız ismi şimdi “Kariyer Günleri” olan programlara katıldık..?

Yazdığımız yazılar, yaptığımız haberler dolayısı ile kaç kere adliyelik olduk..?

Kaç kişiyi emekli ettik..?

Bünyemizde kaç kişi çalıştı…?

İnanın hatırlamıyoruz bile..

1989 yılından içerisinde bulunduğumuz zamana kadar dünya değişti, Türkiye değişti, bu değişme mecburen medya sektörü de ayak uydurmak zorunda kaldı, Değişen medya düzenine ayak uydurmak durumunda kalan birisi olarak bizde ilk günkü aşk ve heyecan ile bir taraftan habercilik yapıyor diğer taratan da bize çok büyük keyif veren “Köşe yazarlığına” devam ediyoruz.

Geçen bu 33 yıllık zaman dilimi içerisinde ilk yıllarda biraz acemilik biraz da gazetecilikten gelen olağanüstü güven duygusu ile gelen haberleri tam anlamı ile teyit ettiremediğimizden belki de “bünyemizde çalışan arkadaşlar haberi tam anlamı ile teyit ettirmişlerdir” diye düşündüğümüzden belli hatalar yaptık.

Bizim teyit ettirmeden yaptığımız haberler yüzünden canı yanan, işi bozulan vatandaşlarımız oldu ancak çok kısa bir zaman sonra işlerin bu şekilde yürümediğini ve bundan sonrada yürümeyeceğine inandığımızdan 3-4 ayrı kanaldan doğrulatamadığımız hangi haber olursa olsun yayınlanmasına asla izin vermedik.

Yıllar içerisinde gazeteciliğin “her duyulan haberi yazmak” mesleği olmadığını çok daha iyi anladık,

Haberi tüm taraflardan dinledik,

-Haberin toplumda yaratacağı travmayı hesap ettik.

-Haber konu olanların siyaseti ile uğraştık özel hayatını asla haberleştirmedik.

-Bize misafir olanların“-Yüksel bey bu konuşacaklarımız yazılmamak kaydıyla” ricasından sonra o meseleyi asla gündem yapmadık.

-Sayısını unuttuğumuz yurt içi ve yurt dışı seyahatlerimizde olup bitenleri daha sonraları “bunlarla aramız bozuldu” diye asla ifşa etmedik.

-Özellikle siyasetçilerin zor durumlarından istifade etmeyi asla düşünmedik, hatta bizim payımıza hep siyaseten emekli olmuş ve eski gücü kalmamış olanları kollamak düştü.vs.vs.vs.

Ömrümüz oldukça hayatımıza egemen olan bu davranışlardan vazgeçmeye asla niyetimiz yok,

Bu zamana kadar yaptığımız gibi bundan sonra da gazeteciliği asla silah olarak kullanmayacağız,

-Bu mesleği kolay yoldan para kazanmak için kullanmayacağız

-Evimize ekmeği yazmadığımız değil yazdığımız haberlerden kazandığımız para ile götüreceğiz.

Çevremizde tanıdığımız yüzlerce yurt genelinde ise binlerce on binlere gazeteci var, Bu meslektaşlarımızın tamamının kendilerine ait bir dünya görüşü ve gazetecilik anlayışı var, bunun için hiç kimseye

“-Sen neden böyle yapıyorsun.?

-Neden hayata benim penceremden baktığım gibi bakmıyorsun.?

Diye kesinlikle baskı yapmayacağız.

Biz gazetecilik mesleği devam ederken bir taraftan da hep siyasetin içerisinde taraf olduk, şimdi de bir siyasi partinin yani İYİ Partinin üyesiyiz,

ancak hangi siyasi partiye mensup olursa olsun,

hangi dünya görüşünü savunursa savunsun

hiçbir dostumuzu ötekileştirmeyeceğiz ,

Siyasi fikirlerinden dolayı onları medya üzerinden itibarsızlaştırmayacağız.

Hepimiz bir hayat yaşıyoruz,

Bir gazeteci olarak bizde kamu hizmeti veriyoruz.

Vergimizi-SGK’mızı ve tüm ödemelerimizi zamanında yapıp iyi bir vatandaş olmanın mücadelesini veriyoruz.

Gazetecilik bize insanlara yukarıdan bakma üstünlüğü vermiyor ki..

Talebimiz

“Sözüne güvenilir”

“Yaptığı haber yazdığı yazı yanlış olmaz”

“Haberi asla şantaj olarak kullanmaz”

“Haksız bir yönlendirme içerisinde olmaz”

Diye tasvir edilen bir gazeteci ve köşe yazarı olarak anılmaktır.

İyi gazeteci olmak

Az okunan-Çok okunan-hiç okunmayan

Bir gazeteci olmakta tamamen toplumun takdiridir.

Sonrası için ALLAH KERİM

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263